Dünya’nın sağlığı neredeyse tüm ekolojik göstergelerde tehlikeli sınırı aştı

Küresel sıcaklık artışı, suya erişim, bozulmamış ekosistem dengesi, besin döngüleri ve aerosol kirliliği başta olmak üzere 5 temel alanda belirlenen 8 ekolojik göstergede, dünyanın durumu incelendi. Yapılan çalışmada insan faaliyetlerinin ekolojik dengeyi belirleyen sekiz göstergeden yedisinde dünyayı tehlike bölgesine ittiği belirtiliyor.

Earth Commission tarafından hazırlanan ve Nature‘da yayımlanan yeni bir araştırmada, 40 bilim insanı, gezegenimizin su mevcudiyeti, küresel sıcaklığı, besin döngüsü, ekosistem bakımı ve aerosol kirliliği konularında giderek büyüyen krizlerle karşı karşıya olduğu belirtildi. Bunların hepsinin yaşam destek sistemlerinin istikrarına yönelik tehditler oluşturduğu ve sosyal eşitliği daha da kötüleştirdiği aktarılıyor.

“Devrilme noktasına yaklaşıyoruz”

Araştırmanın başyazarlarından Prof. Johan Rockström şunları söyledi: “Bu, tüm insan-gezegen sisteminin disiplinler arası bir bilimsel değerlendirmesini yapma girişimidir ve karşı karşıya olduğumuz riskler göz önüne alındığında yapmamız gereken bir şeydir. Giderek devrilme noktalarına yaklaşıyoruz ve küresel ölçekte yaşam destek sistemlerinde giderek daha fazla kalıcı hasar görüyoruz.”

Çalışma, gezegen için insan vücudunun yaşamsal belirtileriyle karşılaştırılabilecek bir dizi “güvenli ve adil” ölçüt ortaya koyuyor. Nabız, sıcaklık ve kan basıncı yerine su akışı, fosfor kullanımı ve arazi dönüşümü gibi göstergelere bakılıyor.

Pek çok alanda eşikler aşıldı

Durum neredeyse her kategoride vahim görünüyor. İklim konusunda dünya, küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1.5 derece üstüne çıkarmamaya çalışıyor. Dünya, bu eşiği aşmadı ancak önümüzdeki 5 yıl içinde kısa süreli de olsa aşacak gibi duruyor. Ancak araştırmada pek çok insanın halihazırda yaklaşık 1.2 derecelik mevcut seviyenin getirdiği aşırı sıcaklık, kuraklık ve sellerden kötü bir şekilde etkilendiğini belirtiyor. Araştırmacılar güvenli ve adil bir iklim hedefinin 1 derece olduğunu ve bunun için de karbondioksiti atmosferden çekmeye yönelik büyük bir çaba gerektireceğini söylüyorlar.

Bunu başarmak için “güvenli ve adil” sınır, dünyanın yüzde 50 ila 60’ının ağırlıklı olarak doğal ekosistemlere ev sahipliği yapması. Ancak gerçek şu ki, gezegenin yalnızca yüzde 45 ila 50’si bozulmamış bir ekosisteme sahip.

Bir diğer hedef ise araba egzozlarından, fabrikalardan ve kömür, petrol ve gaz santrallerinden kaynaklanan aerosol kirliliği. Dünya Sağlık Örgütü, PM2.5 olarak bilinen küçük partikül maddeye yıllık ortalama maruz kalma sınırını metreküp başına 15 mikrogram olarak belirlemiş durumda. Ancak yoksul ülkelerde ve sanayi ağırlıklı bölgelerde bu seviye aşılmış vaziyette.

Çalışma yüzey sularına da odaklanıyor. Belirtilenlere göre herhangi bir havza alanında nehir ve akarsu akışının yüzde 20‘sinden fazlasının engellenmemesi gerekiyor. Ancak bu oran günümüzde yüzde 34 gibi endişe verici bir seviyede. Bu durum su kalitesinin düşmesine ve tatlı su türleri için habitat kaybına yol açmakta. Bununla birlikte dünyadaki nehir havzalarının yüzde 47’si endişe verici bir hızla tükendiğinin altı çiziliyor.

Besin döngüleri başlığı altında ise azot ve fosfor kullanımı inceleniyor. Bu bileşenlerin kullanımının (özellikte tarım alanında) toprakta tahribata ve yer altı sularının kirlenmesine neden olduğundan söz ediliyor. Rapora göre burada kilit nokta küresel eşitlik. Yoksul ülkelerin daha fazla gübreye ihtiyacı varken, zengin ülkelerin gübre fazlasını azaltması gerekiyor

Zaman azalıyor

Earth Commission eş başkanı ve Amsterdam Üniversitesi’nden Prof. Joyeeta Gupta “Doktorumuz, Dünya’nın şu anda pek çok alanda gerçekten hasta olduğunu söylüyor. Ve bu durum Dünya üzerinde yaşayan insanları etkiliyor. Sadece semptomları değil, nedenleri de ele almalıyız.” diyor.

Çalışmanın yazarları teşhisin acımasız olduğunu ancak bir tedavi için zamanın tükenmekte olduğunu söylüyorlar. Bir diğer Earth Commission eş başkanı ve çalışmanın baş yazarı Prof. Johan Rockström, “Bulgularımız oldukça endişe verici. Analiz edilen 5 temel alanda, küresel ve yerel ölçekte birçok sınır zaten aşıldı. Bu, zamanında bir dönüşüm gerçekleşmediği takdirde geri dönüşü olmayan aşım noktalarının ve insan refahı üzerindeki yaygın etkilerin kaçınılmaz olacağı anlamına geliyor.” Raporda hükümetlerin, düzenleyici kuruluşların ve şirketlerin olduğu kadar insanların da ellerini taşın altına sokması gerektiği ifade ediliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

avcılar escort
esenyurt escort
bahçeşehir escort
beylikdüzü escort
bakırköy escort
halkalı escort
şirinevler escort
şişli escort
istanbul escort
esenyurt escort
avcılar escort
Tuzla escort
tarafbet
betist giriş
showbet
xslot giriş
favorislot
barn festival
pragmatic slot oyunları
radissonbet
egt oyna
betmarlo
floating dragon oyna
bonus hunt" rel="dofollow">bonus hunt">bonus hunt
aresbet
tombala oyna
wild wild riches oyna
betibom
dog house megaways
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
wild west gold oyna
markaj giriş
trwin giriş
altıncasino
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
diyarbet
sugar rush oyna
hiperwin
sweet bonanza oyna
diyarbet
diyarbet
mrbahis
favorislot
markaj giriş
trwin
big bass bonanza oyna
gates of olympus oyna
egt oyna
favorislot
markaj giriş
trwin
betingo
bahisbudur
casi pol
casipol giriş
casipol giriş
casipol
casipol
romabet
mrbahis
casipol şikayetvar
casipol giriş
casipol twitter
casipol şikayet
casipol
casipol güncel giriş
casipol güncel
casipol giriş
casipol girişi
Pendik Escort
Deneme bonusu veren siteler
erzurum escort
Bahis Siteleri
romabet
matadorbet
Jetbahis